Bir Öğretmen Adayının Gözünden : Les Chorıstes (Koro)

 

BCP etkinliği kapsamında bu ayki blog konumuz 'umut' kavramıydı. Ödev sebebiyle izlediğim bu güzel filmin umudun en güzel yansıması olduğunu düşünüp bir öğretmen odayı olarak inceledim. 



(Dipçe: Bazı noktalar spoiler içermektedir.)

Hikâye eski bir müzik öğretmeni olan Mathieu’nun yaramaz, sürekli sıkıntı çıkartan erkek öğrencilerle dolu bir yatılı okulda mümessil (gözetmen) olarak işe girmesiyle başlıyor. Okuldaki öğrencilerin çoğu kötü durumlu, anne babası olmayan, psikolojileri kötü yönde etkilenmiş, yaptıkları yaramazlıklarla devamlı hücre ve şiddet cezası alan öğrenciler. Eğitim gördükleri yere okul demek imkânsız, Mathieu’nun da dediği gibi ceza evini andırıyor. Hücreler okulun alt katında, karanlık ve soğuk, bir çocuğun yalnız başına kalamayacağı kadar da korkutucu ancak okul müdürü karşılaştığı problem davranışlara fiziksel ve psikolojik şiddet dışında bir çözüm bulmadan disiplini bu başarısız yöntemlerle sağlamaya çalışıyor. Öğrenciler müdür için tamamen para kaynağı, onlar okulda oldukça para kazanıyor bu yüzden düşündüğü tek şey etki-tepki yöntemi. Çocuk yaramazlık yaparsa karşılığını alır gözüyle bakılıyor. Mathieu okula geldiği anda okulun temizlik görevlisi öğrencilerden birinin kurduğu tuzak yüzünden ciddi şekilde yaralanır. Bunun üzerine müdür çocukları bahçeye toplar. Kimse sesini çıkarmayınca okul listesinden Mathieu’nun bir öğrenciyi seçmesini ve cezalandırılmasını ister. Mathieu’nun okulun sistemini anladığı an işte bu an. Suçsuz bir çocuk haksız yere hücre cezası alır, müdüre bunun yanlış bir uygulama olduğunu söyler ama müdür onu kale almaz ve doğru yöntemin bu olduğunu savunmaya devam eder.

Mathieu ilk derse girdiğinde gerçek suçluyu bularak ona kendi bulduğu cezayı verir. Ceza ise öğrencinin yaralanan görevli amcaya yardım etmesidir. Bu noktada öğretmenin vermesi gereken cezaya bir örnek görüyoruz. Çocuğu kötülüğe sürükleyip, psikolojisini daha kötü etkileyecek bir yöntemdense onu iyiliğe götürecek, kalbini sakinleştirecek bir cezayı uygulamanın daha iyi olacağına inanıyor ve etkisini de görüyor. Çocuğun gerçekten pişman olduğunu bizlerde hissediyoruz zaten. 

İlk derste öğretmen çocuklardan bir kâğıda isimlerini, yaşlarını ve gelecekte olmak istedikleri mesleği yazmalarını ister. Burada öğretmenin çocukları öylesine değil gerçekten tanımak istediğini görüyoruz. Bir çocuğu tanımak için gelecekte ne olmak istediğini öğrenmek en güzel yöntemlerden biridir.

Okuldaki diğer öğretmenler de müdür gibi çocuklar için aynı şeyi düşünürler: “Hiçbir şey yapılamaz, böyle gider.” Bu noktada çocuklardan ümidin kesildiğini görüyoruz. Hâlbuki çocuklar için umut her zaman vardır, anlayışını savunan Mathieu onları ve uyarılarını dinlemez ve kendini çocuklara adar, onlardan vazgeçmez.

Çantasındaki notalar onu koroya götürür ve çocukları ders dışında değişik bir aktiviteye yönlendirerek enerjilerini bu şekilde kullanmalarını sağlar. Müzik, notalar, şarkılar… Müziğin disiplini, sahip olduğu kurallar ve toplu hareket etme bilinci çocukları hizaya sokar ve güzelleştirir. “Her çocuk aynı değildir, hepsinin farklı özellikleri vardır” bilincini oturtmaya çalışan filmde Mathieu’nun çocukları teker teker dinleyerek koronun farklı noktalarına yerleştirmesi ve onları sıfırdan başlatarak itinalı bir ilgiyle yetiştirmesi harika bir noktaydı.  

Derken, okula çok yaramaz ve yaş olarak diğerlerinden büyük bir öğrenci gelir. Diğer öğretmenler ve müdür bu öğrenciyle ilgili konuşurken öğrenci de onlarla aynı odada bulunmaktadır. Öğrencinin zekâsıyla ilgili kesin yorumlar yaparlar ve zekâ testlerinden bahsederler. Ancak bu sahne; öğrenciyle ilgili birtakım duygu, düşünce ve bilgilerin öğrenci varken ifade edilmesinin doğru olmadığını vurgulamaktadır. Bu öğrencinin oluşan sebeplerden dolayı haksız yere okuldan ayrılması sonucu: “O benim tek baritonumdu.” şeklinde sitem etmesi bize onun gözünde her bir öğrencinin ne kadar değerli olduğunu göstermektedir. Mathieu; filmde çağdaş eğitim yaklaşımlarında olması gereken eğitimci profilini temsil ediyor ve her bir öğrencinin biricik olduğunu, ne kadar kötülük içinde olursa olsun vazgeçilmemesi gerektiğini düşünüyor.

Mathieu müdürün ikazlarına rağmen okulun kurallarını ihlal etmeye devam ettiğinde müdür tarafından kovulur ve bunun üzerine aralarında bir tartışma gerçekleşir: Mathieu, sizin kadar gaddar bir eğitimci görmedim derken müdür ise üstüne basa basa “hiçbir zaman eğitimci olmak istemedim,” der. Bu durum eğitimci olmak istemeyen, çocukların ruhundan anlamayan, anlayıştan uzak, disiplini şiddet uygulayarak sağlamaya çalışan, çözüm üretmek yerine en kısa ve uygunsuz yolu tercih eden, sabırsız, hak yiyen insanların eğitimden ve özellikle çocuklardan uzak durması gerektiğini bir kez daha vurgulamaktadır.

Filmde müzik öğretmeni Mathieu, klasik eğitim anlayışının tek tipçi ve öğrenciler hakkında kesin yargılara sahip bakış açısına karşı çağdaş eğitim yaklaşımlarında olması gereken eğitimcinin imajını (cezalar konusundaki yaklaşımı, her öğrenciyi tek ve değerli bir birey olarak görmesi, onlarla arkadaş gibi olması vb.) temsil etmektedir. Sanatın insan ruhuna ne kadar iyi geldiğini, insanı hangi yönde eğittiğini ve insana nasıl sakinlik verdiğini, en karanlığı bile aydınlık tarafa çektiğini beyaz perdeye yansıtıyor. Bence bu güzel ayrıntı umudun çocuklar üzerindeki en büyük yansımasıydı. 

Eğitim hassas bir ip, öğretmen ise ipin üzerinde yürüyerek çocuklara ulaşmaya çalışan jonglördür. Jonglör bütün dikkatini toplayıp ağır ağır bile olsa düşmeden ve ip kopmadan çocukların yanına ulaşabilecek sabra sahip olmalı, en 'kötü' öğrenciyi daha iyiye kavuşturmak için gayret gösterebilmelidir. 

Öğretmen umudu her daim içinde barındırması gereken bir pusuladır. 

 

 Hoşça kal Mathieu, hoşça kal yüreği güzel adam...


Pepinot ❤️


Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, umut ile kalın..

Yorumlar

  1. Konusuna bayıldım. Özellikle suçlu çocuğa verdiği ceza çok faydalı bir yaklaşım. Mutlaka izleyeceğim. :)

    YanıtlaSil
  2. Çok etkileyici bir öneri olmuş gerçekten. Bayıldım buna 😍😍

    YanıtlaSil
  3. Les Choristes çok şahane bir filme benziyor, aklıma yazdım umarım izleme fırsatım olur :)

    YanıtlaSil
  4. Bi arkadaşımın yanına gitmiştim onun hocası da bu filmi ödev vermiş o vesileyle izlemiştim. Çok güzel bir filmdi gerçekten, öğretmenlerin izlemesi gerek cinsten. Siz de güzel anlatmışsınız elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Filmin afişi bile var bu filmde bir şeyler diyor :) Elinize sağlık!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle afişte her çocuğa ayrı ayrı bakıp incelediğimizde bambaşka olduklarını görüyoruz 😍

      Sil
  6. Emeğine sağlık gerçekten güzel bir film gibi duruyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim kesinlikle öyle, izlemelisin 😍

      Sil
  7. izledim gerçekten de nefis film yaaa :) bir de sen yenisin değil mi aramıza hoşgeldiin :)

    YanıtlaSil
  8. Yaa ne güzeldi, hemen listeye alayım. Seviyorum böyle tarzıları. Emeğinize sağlık^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederiiim, şimdiden iyi seyirler dilerim 😍

      Sil
  9. yaa öğretmen filmlerini her zaman severim yorumlaman da çok güzeldi izlerim ben dee :)

    YanıtlaSil
  10. Ne kadar güzel bir filmmiş, teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  11. Konu çok güzel görünüyor. Listeye eklemelik.
    Ellerine sağlık ^^

    YanıtlaSil
  12. Bu tarz filmleri çok severim. Mutlaka izlemek üzere listeme aldım. Emeğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  13. İlk önce derslere gitar ile girilir, çocuklara farkındalık sağlamak amacıyla her ders ayrı sistemler ve uygulamalar içinde ilerler. İdealist bir öğretmen olma iç güdüsü yeni öğretmenlerin ilk yıllarını kapsar sonra bu idealistlik yerini memurluğa bırakır ki buna öğretmenlik değil memurluk adı verilir, umuyorum tüm öğretmen ve adayları içindeki idealistik özellikleri kaybetmez. Filmi 4 kez izledim sanırım, buna rağmen filmi burada görünce yeniden heyecanlandım, hatırlamış oldum. Sağ olunuz, sizi benim sayfama da bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısınız kendi eğitim hayatımı düşündüğümde öğretmenlerimin sadece memur olduğunu fark ediyorum şimdi, umarım gelecek nesil güzel öğretmenlerin rehberliğinde büyür:)

      Sil
  14. Öğretmen olmak ile öğretici olmak arasındaki fark da bu. Karşısındaki çocukları masadan, sıradan ayırabilen öğretmenler, içindeki cevhere yönelebilen öğretmenlere ihtiyaç var. Okurken bile umutla doldu içim. Öneri için teşekkürler. Bu proje sayesinde çok güzel listeler yapıyorum kendime

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle bu proje benimde güzel bir liste oluşturmamı sağladı:)

      Sil
  15. Bu film ekşi şeker gibi. Hem ekşi hem tatlı... Bloğunuzda gezerken ilgilendiğim daha önce okuduğum, izlediğim ya da en azından okumak, izlemek istediğim şeylerle karşılaştım. Zevkten dört köşeyim şu an teşekkürleeer :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

BCP-Temmuz/ Her Öğretmenin İzlemesi Gereken 2 Hint Filmi

Charles Dickens / İki Şehrin Hikayesi - Kitap yorumu

BCP - Haziran - Hukuk Konulu Dizi Önerileri